1941 doğumlu Hasan Daniş’in müzik aşkı ilkokul döneminde başlar. Cihangir [Abohor] İlkokulu’nun, hocalarının deyimiyle gözbebeğidir. Gerek okulda, gerekse kır gezilerinde çok sevdiği Mustafa Sıtkı [Dersev] hocasının arzusu üzerine şarkılar türküler söyler. Köy halkı da onu bu yönüyle tanır ve sever. O yıllarda radyo bile sadece köy kahvehanesinde ve bazı hali vakti yerinde olan birkaç ailenin evinde vardır. Bu yüzden Türk Müziği’ne olan açlığını ya kahvehanede çalınan radyoyu veya köy düğünlerinde Mehmetalileri dinleyerek giderir. Bir yaz gecesinde köy kahvehanesine gelen seyyar bir sinemacının uzattığı mikrofonda şarkı söylediğini o çocukluk yıllarının en heyecanlı anısı olarak hep hatırlar.
Lise öğrenimine İngiliz Okulu’nda devam eder.Türk Müziği’nin tanınmış ismi Aydın Hikmet ile ayni sınıftadır. 1956-57 yılları. O sıralar Aydın Zeki Taner’den ud dersi almaktadır. Hasan Daniş’in de evinde, babasının çaldığı bir ud vardır. O da Aydın’ın öğrencisi olmuştur. İşte o yıllardan beri Hasan Daniş, zaman zaman kesintilere uğrasa bile, Kıbrıs Türk Toplumu’nun müzik yaşamına udu ile katkıda bulunmuştur. 1976 yılında merhum Dr.Fikret Rasim, yakın arkadaşı merhum Hüseyin Ateşin ve yine tanınmış müzisyenlerden Ulus Yeşilada ile birlikte Kıbrıs Türk Musiki Cemiyeti’ni kurmuştur. 50-li yıllarda Güzel Sanatlar Derneği ve 60-lı yıllarda Kıbrıs Türk Filarmoni Topluluğunda udu ile görev almış, bu güne kadar, başta Aydın Hikmet olmak üzere, Aytaç Çağın ve Ulus Yeşiladanın yönettiği müzik derneklerinde katkılarını sürdürmüştür. Halen Dr.Turgay Akalın’ın başkanı olduğu Kıbrıs Türk Müziği Derneği’nde, Aydın Hikmet’in şefliğinde müzik hayatı devam etmektedir.
Hasan Daniş’in müzik dışında resim ve edebiyata da ilgisi vardır. Tam bir kitap kurdudur. İngiliz okulunda iken edebiyat derslerinde değerli hocası merhum Halit Akarca’nın değerlendirmesine sunmak için özel kompozisyonlar [kısa hikayeler] yazmakta ve hocasından takdir ve teşvik görmektedir. Nitekim okul yıllığında yayınlanan bir yazısı ödül almıştır. Lise hayatı 1959 yılının haziran ayında son bulmuş, eylülde Türkiye İş Bankası’nda iş hayatına başlamıştır. 1960 yılında merhum Kutlu Adalı, merhum Osman Türkay ve halen tanınmış edebiyatçı ve köşe yazarlarımızdan Fuat Veziroğlu’nun da ilgi ve katkılarıyla UYARI Sanat ve Düşünce Dergisini çıkarır. Fakat banka işleri o kadar yoğundur ki beş sayı sonra bu macera biter, artık edebiyatla ilgisi sadece kitap okumakla sınırlıdır.
Resime gelince…….Daha ilkokul sıralarında kara kalem resimler çizmeye, bazan yeğeninin portresini bazan da o yıllarda duvarları süsleyen Dünya Güzeli Fatma veya Güzeller Güzeli Züleyha resimlerini beyaz kağıtlara çizmeye çalışmış, tek odalı evinin duvarlarını resimleriyle süslemiştir. İngiliz okulu son sınıfında iken GCE. Art imtihanına girip kazanmıştır. 1973 yılında birkaç yağlıboya resim denemesi olur. Ama hayat şartları, evlilik yaşamındaki diğer sorumluluklar resim yapmasına izin vermez. Ta ki 1995 yılına kadar. Yapmış olduğu o resimleri ğören yeni tanıdığı bir ressam onu teşvik eder. Eğitim Bakanlığı’nın her yıl aralık ayında Atatürk Kültür Merkezinde tertiplediği resim ve heykel sergilerine 1995, 1996, 2002, 2003 ve 2004 yıllarında katılır. 2003 yılında kızının portre çalışmasıyla ödül alır.
Hasan Daniş, sanata olan saygısı ve sevgisinden ötürü sadece yetenekli olmanın yetmediğinin bilincindedir. Resim yapmanın teknik yönlerini de öğrenmek ister. Bir gün ressam Feridun Işıman’ı rastgele televizyonda izler ve hemen telefona sarılır. “Ben artık emekli oldum, bundan sonra hep resim yapmak istiyorum. Seninle çalışabilir miyim?” diye sorar. Yıl 2002, kasım ayı. Ressam Feridun Işıman’la birlikte atelye çalışmaları 2008 yılının ekim ayına kadar sürer. 2002 ve 2003 yıllarında atelye arkadaşlarıyla Girne Amerikan Üniversitesi’nde, 2005 ve 2008 yıllarında ise Atatürk Kültür Merkezinde karma sergilere katılır. Bu sergilerden sonra bir sanatçının ifadesine göre portre dalında başarısı tescillenmiştir.
Hasan Daniş kendisini resim yapmaya çalışan biri olarak tanımlar her zaman. Yağlıboya bir tabloyu yapıp bitirdikten sonra, kendini izleyiciden fazla eleştirir. Kolay kolay tatmin olmaz. Hocası Feridun Işıman onun için şöyle demiştir…. Öylesine titiz ve ayrıntılara takılan bir gözü var ki, çoğu zaman onu da görmezden gel ya da bu detayı yapmazsanız da resim birşey kaybetmez deseniz de o vazgeçmez. Gördüğünü ayrıntılarıyla yansıtmak ister, renkleri rahat bırakmaz sonuna kadar irdeler. Ustaların eserlerini onlara yaraşır bir sabır ve teknikle yeniden yaratır. Resim sanatında başarılı işlere imza atmaya başlamıştır. Kendi ifadesiyle bu imza ben ressamım diyen birinin değil, resim sanatına sonuna kadar gönül verip çalışan birinin imzasıdır…
Hasan Daniş